BarMag 1.Sayı: Tekin hoca
BEN ASLINDA DUYGUSALIM
Kübra Bingöl '00 & Mustafa Hindistan BH'89
Kim tanımaz ki Tekin hocamızı, Barbaroslusu ya da diğer okullusu; seveni de vardır sevmeyeni de -her insan gibi- Yıllar süren bir hizmetin ardından emekli oldu Tekin öğretmen ve bir dersanede görev aldı. Yine eğitimciydi ama bu kez farklı...
İlk sayıda bir öğretmenle röportaj fikri ilk Kübra'dan geldiğinde kim olabilir diye düşünürken arkadaşlar "tabii ki Tekin hoca " dediler. Hakları da vardı, renkli ve ilginç kişiliği ile Tekin hoca ilk konuğumuz olabilirdi. Soruları hazırladık ve sevgili Kübra da röportajı üstlendi. Haydi bakalım, Tekin hocamız neler demiş:
Tekin Erdem kimdir?
Tekin Erdem, yıllardır okuyan öğrencilerinin üzerinde bıraktığı sert, bağırıp çağıran, söven sayan kişiliğin aksine halim selim, hatta duygusal bir insandır.
17 Ağustos 2000'de sizi okul bahçesinde görünce çok mutlu oldum, sonuçta bugün okulumuzda görev yapmayan pek çok öğretmenimize o günkü etkinliğe davet için sizi aracı yaptık. Ve siz de o günkü etkinliğimiz için elinizden geleni yapmış, hemen hemen her toplantımıza katılmıştınız. Siz o gün neler hissettiniz?
Siz daha bu toplantılara yeni başladınız, ben Barbaros Hayrettin Lisesi için yıllardır tabiri caiz ise debeleniyorum. Onunla ilgili olan her yerde bulunmaya çalışıyorum. Küçük bir faydam bile olsa bundan mutluluk duyuyorum. Geçen yıllarda da böyle toplantılar yapıldı ama en görkemlisi 17 Ağustos 2000'de olanıydı. Bu toplantıyı hazırlayanlara müteşekkirim ve onları candan kutluyorum. Çok özverili çalıştıklarına şahidim, hala da böyle devam ediyor; yapmaya çalıştıkları çok güzel şeyler var, onları gördükçe okuldan ayrıldığıma pişman oluyorum...
Sizi o gün ilk kez bizimle şarkı söylerken gördüm, Tekin ERDEM emekli olunca bazı kurallarını terk mi etti?
Kurallarımı terk etmedim. (Gülüşmeler) Aslıma döndüm.(Artık kıkırdıyoruz) Söylemesi ayıp ben çok sık şarkı söylerim, ağzım hiç durmaz.
Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki okulda sizi seven kadar sizi sevmeyen öğrenci ve mezunlar vardı, belki halâ var. Bu neden kaynaklanabilir, bu konuda söylemek isteyip de söyleyemediğiniz, fırsat bulamadığınız bir şeyler var mı?
Sevenler kadar sevmeyenlerin olması da normal, zaten herkesin herkesi sevme zorunluluğu yok. Seven de sağolsun, sevmeyen de.
Erdal (Yazıcıoğlu BH'91) size 17 Ağustos 2000 anma ve mezuniyet töreni için web sitemizden tüm mezunlara çağrı yapmanızı ve "gelmeyeni döverim haaa" diye de espri mahiyetinde dipnot yazmanızı istediğinde gözleriniz dolmuştu, "Yapmayın çocuklar" demiştiniz; Tekin ERDEM hep böyle duygusal mıdır?
Gerçekçiyimdir, ama zaman zaman duygusal anlar da yaşarım, sizin şahit olduğunuz gibi.
Gölcük'te GBHL'de görev yaptığınız dönemde tüm okullar içinde, her okulun öğrencisi tarafından tanınan tek öğretmendiniz, bu ün neden kaynaklanıyordu? Bundan memnun muydunuz?
Herkes tarafından tanınmak tabii ki güzel bir şey. Herhalde uzun süre Gölcük'te ben ve eşimden başka Beden Eğitimi öğretmeni yoktu, ondandır!!! Uzun seneler bütün okulların 19 Mayıs bayram hazırlıklarını ben yaptırdım. Gölcük'ün bayramlarını ben yönettim. Liseden her yıl ortalama 200 kişinin mezun olduğunu düşünün 26x 200= 5.200 kişi ve aileleri... Zaten ben Gölcük'e geldiğim sene -1973- nüfusu 15.000' di. (Yine gülümsemeler)
Bir öğretmen akşam evine gittiğinde, o gün okulda geçirdiği günün muhasebesini yapar mı? Ve sizce bir öğretmen için en zor şey nedir?
Öğretmen evde öğrencilerini düşünür tabi. Ama bir bakkal gibi her akşam oturup şunu yaptım bunu yapmadım demez. Gerektiğinde öğrencilerini anne babalarından daha çok düşünür.
Bildiğinizden hiç şüphem yok, okulda öğrenciler öğretmenlere mutlaka bir isim takarlar ve bir şekilde öğretmenler de bunu öğrenirler, size öğrencileriniz hiç isim taktı mı?
Bir lakabım olduğunu bilmiyorum, duymadım da. Ben böyle bir isim takmadım kimseye, takılmış olanlarla idare ettim. (Yine gülüşmeler.)
Bir öğretmeni görev yaptığı dönemde en çok mutlu edecek olay ne olabilir?
Öğretmeni en çok öğrencilerinin başarısı mutlu eder.
Siz nasıl bir öğrenciydiniz? En çok sevdiğiniz ders neydi? Neden?
Benim iyi bir öğrenci olduğum söylenemez; ortaokulu 4, liseyi 5 senede bitirdim (kahkahalar...) 1 yıl Edebiyat Fakültesinde okudum, sonra ertesi yıl orayı bırakıp Beden Eğitimi bölümüne geçtim. Tabi bunları hep sınavla kazandım, sene kaybım çok oldu ama iyi yetişmişiz, temeli sağlam yapmışız diye düşünüyorum. (yine gülüşmeler) En çok Edebiyat dersini severdim, ama nedenini bilmiyorum.
Kopya çektiniz mi? Özel bir tekniğiniz var mıydı?
Ortaokul ve lisedeki sene kayıplarımın öğretmenlik hayatımda çok etkili olduğuna inanmıyorum, çünkü yalanlar bizim zamanımızda da aynıydı, haşarılıklar aynıydı. Onun için ben öğrencinin haşarısını severim ama terbiyesizini asla... Bunu herkes bilir ve affım yoktur.
Benim okuduğum dönemde, sokakta okul kıyafeti ile sigara içen öğrencilerimize asla olumlu bakmazdınız, bu konuya açıklık getirelim mi ? Bunun nedeni neydi?
Az önce de bunu söylemeye çalıştım; insanlar nerede nasıl davranacaklarını bilmeliler, okulda ve toplumda bir hiyerarşi olmalı. Özgürlükle terbiyesizlik karıştırılmamalı. Son yıllarda öğrenci de öğretmen de değişim gösterdi veli haklı haksız çocuğunun arkasında oldu. Öğretmenin toplumdaki değer yargısı değişti vs. vs. ve ben emekli oldum...
Okulda görev yaptığınız en son günü hatırlıyor musunuz? Ayrılırken neler düşündünüz?
Okuldaki son günümü de hatırlıyorum 1973 Ağustosunda ilk geldiğim günü de. Ayrıldıktan tam bir ay sonra deprem oldu. Doğrusu düşünecek fırsatım olmadı; bütün Gölcüklüler gibi daha önemli şeyleri düşünmek zorundaydık. (Sessizlik.) Ama hala bir parçamın okulda olduğunu hissediyorum...
Son olarak mezunlara vermek istediğiniz herhangi bir mesajınız var mı?
Mezunlar, Mezunlar Derneğine üye olmalı. Birbirlerine irtibatı mümkün olduğu kadar kaybetmemeli. Herkes elinden geldiğince yetiştiği bu eğitim yuvasına katkıda bulunmalı ve buradan yetişen herkes birbirine destek olmalı. Mezun öğrencilerimi okuyanlardan daha çok seviyorum, çünkü onlarla daha iyi tanışıyoruz, ilişkimiz daha menfaatsiz oluyor, hakiki hüviyetlerimiz içinde.
Sonuçta bu okulda okuyan herkese başarı ve mutlu bir yaşam diliyorum. Burada okumuş, mezun olmuş-olmamış; öğretmenlik veya memurluk yapmış herkesi çok seviyorum.
Biz de sizi ve sizin gibi bize emek vermiş öğretmenleri, geç de olsa anlamış olmanın mutluluğu ile birlikte seviyor ve mutluluklar diliyoruz. Röportaj için de teşekkür ediyoruz...
Kübra Bingöl '00 & Mustafa Hindistan BH'89
Kim tanımaz ki Tekin hocamızı, Barbaroslusu ya da diğer okullusu; seveni de vardır sevmeyeni de -her insan gibi- Yıllar süren bir hizmetin ardından emekli oldu Tekin öğretmen ve bir dersanede görev aldı. Yine eğitimciydi ama bu kez farklı...
İlk sayıda bir öğretmenle röportaj fikri ilk Kübra'dan geldiğinde kim olabilir diye düşünürken arkadaşlar "tabii ki Tekin hoca " dediler. Hakları da vardı, renkli ve ilginç kişiliği ile Tekin hoca ilk konuğumuz olabilirdi. Soruları hazırladık ve sevgili Kübra da röportajı üstlendi. Haydi bakalım, Tekin hocamız neler demiş:
Tekin Erdem kimdir?
Tekin Erdem, yıllardır okuyan öğrencilerinin üzerinde bıraktığı sert, bağırıp çağıran, söven sayan kişiliğin aksine halim selim, hatta duygusal bir insandır.
17 Ağustos 2000'de sizi okul bahçesinde görünce çok mutlu oldum, sonuçta bugün okulumuzda görev yapmayan pek çok öğretmenimize o günkü etkinliğe davet için sizi aracı yaptık. Ve siz de o günkü etkinliğimiz için elinizden geleni yapmış, hemen hemen her toplantımıza katılmıştınız. Siz o gün neler hissettiniz?
Siz daha bu toplantılara yeni başladınız, ben Barbaros Hayrettin Lisesi için yıllardır tabiri caiz ise debeleniyorum. Onunla ilgili olan her yerde bulunmaya çalışıyorum. Küçük bir faydam bile olsa bundan mutluluk duyuyorum. Geçen yıllarda da böyle toplantılar yapıldı ama en görkemlisi 17 Ağustos 2000'de olanıydı. Bu toplantıyı hazırlayanlara müteşekkirim ve onları candan kutluyorum. Çok özverili çalıştıklarına şahidim, hala da böyle devam ediyor; yapmaya çalıştıkları çok güzel şeyler var, onları gördükçe okuldan ayrıldığıma pişman oluyorum...
Sizi o gün ilk kez bizimle şarkı söylerken gördüm, Tekin ERDEM emekli olunca bazı kurallarını terk mi etti?
Kurallarımı terk etmedim. (Gülüşmeler) Aslıma döndüm.(Artık kıkırdıyoruz) Söylemesi ayıp ben çok sık şarkı söylerim, ağzım hiç durmaz.
Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki okulda sizi seven kadar sizi sevmeyen öğrenci ve mezunlar vardı, belki halâ var. Bu neden kaynaklanabilir, bu konuda söylemek isteyip de söyleyemediğiniz, fırsat bulamadığınız bir şeyler var mı?
Sevenler kadar sevmeyenlerin olması da normal, zaten herkesin herkesi sevme zorunluluğu yok. Seven de sağolsun, sevmeyen de.
Erdal (Yazıcıoğlu BH'91) size 17 Ağustos 2000 anma ve mezuniyet töreni için web sitemizden tüm mezunlara çağrı yapmanızı ve "gelmeyeni döverim haaa" diye de espri mahiyetinde dipnot yazmanızı istediğinde gözleriniz dolmuştu, "Yapmayın çocuklar" demiştiniz; Tekin ERDEM hep böyle duygusal mıdır?
Gerçekçiyimdir, ama zaman zaman duygusal anlar da yaşarım, sizin şahit olduğunuz gibi.
Gölcük'te GBHL'de görev yaptığınız dönemde tüm okullar içinde, her okulun öğrencisi tarafından tanınan tek öğretmendiniz, bu ün neden kaynaklanıyordu? Bundan memnun muydunuz?
Herkes tarafından tanınmak tabii ki güzel bir şey. Herhalde uzun süre Gölcük'te ben ve eşimden başka Beden Eğitimi öğretmeni yoktu, ondandır!!! Uzun seneler bütün okulların 19 Mayıs bayram hazırlıklarını ben yaptırdım. Gölcük'ün bayramlarını ben yönettim. Liseden her yıl ortalama 200 kişinin mezun olduğunu düşünün 26x 200= 5.200 kişi ve aileleri... Zaten ben Gölcük'e geldiğim sene -1973- nüfusu 15.000' di. (Yine gülümsemeler)
Bir öğretmen akşam evine gittiğinde, o gün okulda geçirdiği günün muhasebesini yapar mı? Ve sizce bir öğretmen için en zor şey nedir?
Öğretmen evde öğrencilerini düşünür tabi. Ama bir bakkal gibi her akşam oturup şunu yaptım bunu yapmadım demez. Gerektiğinde öğrencilerini anne babalarından daha çok düşünür.
Bildiğinizden hiç şüphem yok, okulda öğrenciler öğretmenlere mutlaka bir isim takarlar ve bir şekilde öğretmenler de bunu öğrenirler, size öğrencileriniz hiç isim taktı mı?
Bir lakabım olduğunu bilmiyorum, duymadım da. Ben böyle bir isim takmadım kimseye, takılmış olanlarla idare ettim. (Yine gülüşmeler.)
Bir öğretmeni görev yaptığı dönemde en çok mutlu edecek olay ne olabilir?
Öğretmeni en çok öğrencilerinin başarısı mutlu eder.
Siz nasıl bir öğrenciydiniz? En çok sevdiğiniz ders neydi? Neden?
Benim iyi bir öğrenci olduğum söylenemez; ortaokulu 4, liseyi 5 senede bitirdim (kahkahalar...) 1 yıl Edebiyat Fakültesinde okudum, sonra ertesi yıl orayı bırakıp Beden Eğitimi bölümüne geçtim. Tabi bunları hep sınavla kazandım, sene kaybım çok oldu ama iyi yetişmişiz, temeli sağlam yapmışız diye düşünüyorum. (yine gülüşmeler) En çok Edebiyat dersini severdim, ama nedenini bilmiyorum.
Kopya çektiniz mi? Özel bir tekniğiniz var mıydı?
Ortaokul ve lisedeki sene kayıplarımın öğretmenlik hayatımda çok etkili olduğuna inanmıyorum, çünkü yalanlar bizim zamanımızda da aynıydı, haşarılıklar aynıydı. Onun için ben öğrencinin haşarısını severim ama terbiyesizini asla... Bunu herkes bilir ve affım yoktur.
Benim okuduğum dönemde, sokakta okul kıyafeti ile sigara içen öğrencilerimize asla olumlu bakmazdınız, bu konuya açıklık getirelim mi ? Bunun nedeni neydi?
Az önce de bunu söylemeye çalıştım; insanlar nerede nasıl davranacaklarını bilmeliler, okulda ve toplumda bir hiyerarşi olmalı. Özgürlükle terbiyesizlik karıştırılmamalı. Son yıllarda öğrenci de öğretmen de değişim gösterdi veli haklı haksız çocuğunun arkasında oldu. Öğretmenin toplumdaki değer yargısı değişti vs. vs. ve ben emekli oldum...
Okulda görev yaptığınız en son günü hatırlıyor musunuz? Ayrılırken neler düşündünüz?
Okuldaki son günümü de hatırlıyorum 1973 Ağustosunda ilk geldiğim günü de. Ayrıldıktan tam bir ay sonra deprem oldu. Doğrusu düşünecek fırsatım olmadı; bütün Gölcüklüler gibi daha önemli şeyleri düşünmek zorundaydık. (Sessizlik.) Ama hala bir parçamın okulda olduğunu hissediyorum...
Son olarak mezunlara vermek istediğiniz herhangi bir mesajınız var mı?
Mezunlar, Mezunlar Derneğine üye olmalı. Birbirlerine irtibatı mümkün olduğu kadar kaybetmemeli. Herkes elinden geldiğince yetiştiği bu eğitim yuvasına katkıda bulunmalı ve buradan yetişen herkes birbirine destek olmalı. Mezun öğrencilerimi okuyanlardan daha çok seviyorum, çünkü onlarla daha iyi tanışıyoruz, ilişkimiz daha menfaatsiz oluyor, hakiki hüviyetlerimiz içinde.
Sonuçta bu okulda okuyan herkese başarı ve mutlu bir yaşam diliyorum. Burada okumuş, mezun olmuş-olmamış; öğretmenlik veya memurluk yapmış herkesi çok seviyorum.
Biz de sizi ve sizin gibi bize emek vermiş öğretmenleri, geç de olsa anlamış olmanın mutluluğu ile birlikte seviyor ve mutluluklar diliyoruz. Röportaj için de teşekkür ediyoruz...
Yorumlar