BarMag 4. Sayı: İki Gölcük
İKİ YILDIR ÖZLENEN MUTLULUK
Kuşkusuz hepimizin yeni gündemi 'yeni hayat'. Çünkü deprem sonrasında belleğimize yerleşen ve adına, “kalıcı konut” denilen evlerimiz bitti. Böylece yepyeni bir hayata adım atmış olduk.
Gölcük, köklü değişimin ikinci evresini yaşıyor. İnsanlar tekrar yerleşik hayata geçiyor sanki. Prefabrike evlerden, tahta barakalardan çıkıp apartmanlara dönüyor yeniden insanlar.
Sanki iki Gölcük var. Biri eskisine benziyor. İnsanlar, birbirine benzemeyen yüksek katlı apartmanlarda oturup, sepetlerini sarkıtıp alttaki bakkaldan ekmeklerini alıyorlar. Dar sokaklarda, karşı apartmandaki komşularıyla camdan cama sohbet ediyorlar. Karşı binanın altında her türlü İhtiyaçlarını karşılayabilecekleri dükkanlar var. Hareketlilik ve sıcaklık var.
Bir de tepelerde kurulmuş, bambaşka bir Gölcük var şimdi... Orada her şey yabancı. Bir sürü, birbirine benzeyen, kocaman yolların iki yanında uzanıp giden üçer katlı binalar görüyoruz. Alışverişe gitmek için arabanıza binip uzun yollar aşarak ‘Bizim Gölcük’e ulaşıyorsunuz. Dağ başında ama çevre düzenlemesi yapılmış, sessiz ve sakin bir şehir... Manzara güzel, çoğunun birinci katından bile deniz görünüyor. Bambaşka bir dünya...
Bu yabancı şehirde umutsuzluğa kapılmışken;o soğuk ve yabancı binaların içinden sıcakkanlı, umutlu, mutlu insanlar çıkıyor. yüzler hiç de yabancı değil. Aksine, iki öncesine kadar beraber yaşadığımız, beraber güldüğümüz insanlar...
Evet, iki Gölcük var. Bu bir gerçek. Biri bizim anılarımızda yaşattığımız Gölcük, diğeri ise gelecek nesillerin Gölcük’ü. Her şeye rağmen her iki Gölcük’te de insanların yüzü buruk da olsa gülüyor artık. Belki acılarda azalma olmuyor, hiç birşey unutulmuyor ama yeniden hep birlikteyiz. İşte bu harika!
Kübra Bingöl BH’00
Kuşkusuz hepimizin yeni gündemi 'yeni hayat'. Çünkü deprem sonrasında belleğimize yerleşen ve adına, “kalıcı konut” denilen evlerimiz bitti. Böylece yepyeni bir hayata adım atmış olduk.
Gölcük, köklü değişimin ikinci evresini yaşıyor. İnsanlar tekrar yerleşik hayata geçiyor sanki. Prefabrike evlerden, tahta barakalardan çıkıp apartmanlara dönüyor yeniden insanlar.
Sanki iki Gölcük var. Biri eskisine benziyor. İnsanlar, birbirine benzemeyen yüksek katlı apartmanlarda oturup, sepetlerini sarkıtıp alttaki bakkaldan ekmeklerini alıyorlar. Dar sokaklarda, karşı apartmandaki komşularıyla camdan cama sohbet ediyorlar. Karşı binanın altında her türlü İhtiyaçlarını karşılayabilecekleri dükkanlar var. Hareketlilik ve sıcaklık var.
Bir de tepelerde kurulmuş, bambaşka bir Gölcük var şimdi... Orada her şey yabancı. Bir sürü, birbirine benzeyen, kocaman yolların iki yanında uzanıp giden üçer katlı binalar görüyoruz. Alışverişe gitmek için arabanıza binip uzun yollar aşarak ‘Bizim Gölcük’e ulaşıyorsunuz. Dağ başında ama çevre düzenlemesi yapılmış, sessiz ve sakin bir şehir... Manzara güzel, çoğunun birinci katından bile deniz görünüyor. Bambaşka bir dünya...
Bu yabancı şehirde umutsuzluğa kapılmışken;o soğuk ve yabancı binaların içinden sıcakkanlı, umutlu, mutlu insanlar çıkıyor. yüzler hiç de yabancı değil. Aksine, iki öncesine kadar beraber yaşadığımız, beraber güldüğümüz insanlar...
Evet, iki Gölcük var. Bu bir gerçek. Biri bizim anılarımızda yaşattığımız Gölcük, diğeri ise gelecek nesillerin Gölcük’ü. Her şeye rağmen her iki Gölcük’te de insanların yüzü buruk da olsa gülüyor artık. Belki acılarda azalma olmuyor, hiç birşey unutulmuyor ama yeniden hep birlikteyiz. İşte bu harika!
Kübra Bingöl BH’00
Yorumlar