BarMag 4. Sayı: Yeni Hayat
YENİ HAYAT
Gölcük taşınıyor şimdi. Saraylı’ya... Şirinköy’e... Eskiden pikniklere gittiğimiz, yoldan geçerken arabanın camından öylesine baktığımız, belki de evlerimizin balkonlarından seyrettiğimiz ama kesinlikle günün birinde topluca taşınacağımızı düşünmediğimiz tepelere.
Eşyalar önce küçük kamyonetlerle getiriliyor. Çoğu prefabrik yaşantısının bütün izlerini üzerinde taşıyarak. Bir kaç gün sonra da mobilya ve beyaz eşya mağazalarının arabaları, perdeciler arzı endam etmeye başlıyorlar. Gölcük’ün ticari hayatının belli bir süre için de olsa ciddi bir hareketlilik kazandığının en somut kanıtı bu arabalar. Hemen her gün benzeri manzaralar yaşanıyor.
Yeni bir ev, yeni eşyalar, yeni komşular...Gözler eskileri arasa da, tanıdık yüzler coşkuyla karşılansa da kalıcı konut sakinlerinin önlerinde farklı bir hayat uzandığı bir gerçek.
Gölcük yeni bir şehircilik anlayışıyla tanışıyor. Planlı bir yapılaşma, düzenli bir çevre, geniş yollar, yeşil alanlar, oyun parkları... Aslında her zaman sahip olmayı hak ettiğimiz, hatta sahip olsaydık belki de böylesi acıları yaşamayacağımız ama nedense sahip olmak için hiç çaba harcamadığımız bir yaşam tarzı bu.
Neler yaşanacak? İlk günlerin mutlu telaşı içinde belki de sorulması beklenen en son soru bu gibi görünüyor. Öncelikle, farklı toplumsal katmanlardan ve farklı çevrelerden gelen insanlar seçme şansı olmadan birbirine komşu olmak zorunda. Gölcük gibi, asker-sivil-işçi ayrımını keskin hatlarla yaşayan, bunun yanı sıra daha tutucu bir yaşam tarzını benimseyen ve dışarıya kapalı bir hayat yaşamayı tercih eden geniş bir nüfusa sahip olan bir yerde böyle bir zorunluluğun bazı sorunlara yol açması kaçınılmaz gibi görünüyor.
Ama belli de olmaz...Karşılıklı etkileşimlerin pozitif yönde bir değişim sağlayacağı, herkesin birbirine saygı duyacağı, hoşgörünün galip geleceği bir ortam da oluşabilir zamanla. Her şey bizim elimizde. Komşunuzu, önünüzdeki yeşil alanı kara lahana ekimine uygun görmesi durumunda gül ağacının estetik ve koku açısından daha hoş bir ortam yaratacağına ikna edebildiğiniz takdirde bu sorun başarıyla aşılmış demektir!
Diğer bir göze çarpan sorun da ortak yaşama alanlarının korunması için geliştirilmesi gereken bilinç. Site, uydu kent, toplu konut gibi yerleşim birimlerine alışık olmayan Gölcük halkının yaşadığı konutun dışındaki alanların korunması için göstereceği çaba, bilinçli bir toplum için atılacak en önemli adımlardan birisi olacak şüphesiz. Bu adımın başarılı olmasını sağlayacak en önemli etmen ise eğitim!
Yaşadığımız hemen her sorunun arkasında kendini gösteren eğitim eksikliğinin acısını en çok yaşayan bizler, en önemli savaşımızın bu yönde olması gerektiğinin, aydınlanmış beyinlerin ve yüreklerin aşamayacağı hiç bir sorun olamayacağının farkında olmalıyız.
Evet Gölcük taşınıyor şimdi. Tepelere... Yeni hayatına...Anıları da canlandırıp taşımak mümkün olsaydı keşke... Ama onlar aşağıda kalacaklar.
Yeni evlerinde, yeni sokaklarında büyüyecek olan yeni kuşak, Gölcük deyince tepeleri düşünecek, çünkü anıları hep oraya ait olacak.
Gölcük taşınıyor şimdi. Saraylı’ya... Şirinköy’e... Eskiden pikniklere gittiğimiz, yoldan geçerken arabanın camından öylesine baktığımız, belki de evlerimizin balkonlarından seyrettiğimiz ama kesinlikle günün birinde topluca taşınacağımızı düşünmediğimiz tepelere.
Eşyalar önce küçük kamyonetlerle getiriliyor. Çoğu prefabrik yaşantısının bütün izlerini üzerinde taşıyarak. Bir kaç gün sonra da mobilya ve beyaz eşya mağazalarının arabaları, perdeciler arzı endam etmeye başlıyorlar. Gölcük’ün ticari hayatının belli bir süre için de olsa ciddi bir hareketlilik kazandığının en somut kanıtı bu arabalar. Hemen her gün benzeri manzaralar yaşanıyor.
Yeni bir ev, yeni eşyalar, yeni komşular...Gözler eskileri arasa da, tanıdık yüzler coşkuyla karşılansa da kalıcı konut sakinlerinin önlerinde farklı bir hayat uzandığı bir gerçek.
Gölcük yeni bir şehircilik anlayışıyla tanışıyor. Planlı bir yapılaşma, düzenli bir çevre, geniş yollar, yeşil alanlar, oyun parkları... Aslında her zaman sahip olmayı hak ettiğimiz, hatta sahip olsaydık belki de böylesi acıları yaşamayacağımız ama nedense sahip olmak için hiç çaba harcamadığımız bir yaşam tarzı bu.
Neler yaşanacak? İlk günlerin mutlu telaşı içinde belki de sorulması beklenen en son soru bu gibi görünüyor. Öncelikle, farklı toplumsal katmanlardan ve farklı çevrelerden gelen insanlar seçme şansı olmadan birbirine komşu olmak zorunda. Gölcük gibi, asker-sivil-işçi ayrımını keskin hatlarla yaşayan, bunun yanı sıra daha tutucu bir yaşam tarzını benimseyen ve dışarıya kapalı bir hayat yaşamayı tercih eden geniş bir nüfusa sahip olan bir yerde böyle bir zorunluluğun bazı sorunlara yol açması kaçınılmaz gibi görünüyor.
Ama belli de olmaz...Karşılıklı etkileşimlerin pozitif yönde bir değişim sağlayacağı, herkesin birbirine saygı duyacağı, hoşgörünün galip geleceği bir ortam da oluşabilir zamanla. Her şey bizim elimizde. Komşunuzu, önünüzdeki yeşil alanı kara lahana ekimine uygun görmesi durumunda gül ağacının estetik ve koku açısından daha hoş bir ortam yaratacağına ikna edebildiğiniz takdirde bu sorun başarıyla aşılmış demektir!
Diğer bir göze çarpan sorun da ortak yaşama alanlarının korunması için geliştirilmesi gereken bilinç. Site, uydu kent, toplu konut gibi yerleşim birimlerine alışık olmayan Gölcük halkının yaşadığı konutun dışındaki alanların korunması için göstereceği çaba, bilinçli bir toplum için atılacak en önemli adımlardan birisi olacak şüphesiz. Bu adımın başarılı olmasını sağlayacak en önemli etmen ise eğitim!
Yaşadığımız hemen her sorunun arkasında kendini gösteren eğitim eksikliğinin acısını en çok yaşayan bizler, en önemli savaşımızın bu yönde olması gerektiğinin, aydınlanmış beyinlerin ve yüreklerin aşamayacağı hiç bir sorun olamayacağının farkında olmalıyız.
Evet Gölcük taşınıyor şimdi. Tepelere... Yeni hayatına...Anıları da canlandırıp taşımak mümkün olsaydı keşke... Ama onlar aşağıda kalacaklar.
Yeni evlerinde, yeni sokaklarında büyüyecek olan yeni kuşak, Gölcük deyince tepeleri düşünecek, çünkü anıları hep oraya ait olacak.
Yorumlar