BarMag 4. Sayı: 'Güzel' anma
HİÇ 17 AĞUSTOS "GÜZEL"OLUR MU?
Geçen yılki hedefimiz, 17 Ağustos 2000'i unutulmaz kılmak, kayıplarımızı en iyi şekilde anabilmekti ve bunu başardık!
Kuşkusuz bu yıl da amaç aynıydı: Unutturmamak! Hepimiz bir araya gelip çalışmaya başladığımızda tarih Temmuz’un 1’iydi. Ama her birimiz 2000 yılı 18 Ağustosu’ndan itibaren düşünmeye başlamıştık: En iyi anmayı nasıl gerçekleştirebilirdik? 1 Temmuz Taksim toplantısının ardından ilk Gölcük toplantımızı 8 Temmuz’da GBHL Ana Bina’da yaptık ve ortaya muhteşem fikirler çıktı. Görev dağılımı yapıldı ve herkes çalışmaya başladı.
Kimleri anacağımızı bilebilmek için, işe kayıp listemizi güncellemekle başladık. Ortaya inanılmaz bir bilanço çıktı: Tespit edilebilen 40 öğretmen ve 668 öğrenci... Tabii sadece Gölcük’te...
17 Ağustos yaklaştıkça sorumluluğumuzun yüceliğinin ve heyecanımızın arttığının farkına varıyorduk. Aradan haftalar geçti. Artık sadece bir haftamız kalmıştı. 17 Ağustos 2001 saat 03.02'de ne yapacağımızı net olarak biliyorduk artık:
Gökyüzünü aydınlatacağız!
Gökyüzünü aydınlatacaktık. Geçmişimizi aydınlatacaktık. Bu ışıkla "biz buradayız" diyecektik. "Sesimizi duyan var mı?" yerine, bu kez "ışığımızı gören var mı?" diyecektik ve gören birileri olacaktı! Yıldızlarda yaşadığına inanılır ya kayıpların, işte onlara da "biz buradayız, sizi hiç unutur muyuz?" diyecektik.
El fenerleriyle aydınlanmaya çalışmıştık 1999’da aynı saatlerde, -ve genelde başaramamıştık- bu sefer başaracaktık. Yerden gökyüzüne bir mesajımız vardı. Geçmişimizle geleceğimizin kesiştiği anda beyaz balonlarımızı gökyüzüne bırakacaktık.
Bu proje için de hazırlıklar tamamlandı. Son birkaç gün aşırı yoğun bir hareketlilikle geçti. Yine bir sürü toplantı, yüzlerce telefon görüşmesi, faks ve e-posta trafiği yaşandı ve büyük güne gelindi.
16 Ağustos günü saatler 22.00'yi gösterirken tören başladı. İnsanlar GBHL bahçesine akın ediyorlardı. Bu kalabalık, medya ordusuyla da birleşince izdiham yaşandı. Anı köşesinde kuyruk oluşmuştu. Herkes bir demet çiçek bırakmak, duygu yoğunluğunu anı defterimize yansıtmak istiyordu.
Saatler artık 02.57'yi gösteriyordu ve "Büyük Sessizlik" başladı. Elimizde kayıplarımızın isimlerinin yazılı olduğu beyaz balonlarımız, bekleşiyorduk.
Artık saatler 03.02'ydi. Balonlarımız parmaklarımızın arasından kayıp gitti. Bir kez daha geçmişimize "güle güle" diyorduk. Her şey çok hazindi. Tüm balonlar aynı anda, aynı yere gidiyorlardı. Sadece arkalarından bakmakla yetinmek zorundaydık.
Etkinliğimizin ilk adımı olan "Büyük Sessizlik" başarıyla tamamlandı. Bir de 17 Ağustos günü saat 14.00'te anacaktık kayıplarımızı. Ama bu kez GBHL 1961 mezunlarına 40. yıllarını doldurdukları için belgelerini verecektik. Ayrıca 2001 mezunları da kep ve cüppe giyecekti. Fakat saat 14.00 olmasına rağmen az sayıda bir öğrenci topluluğu, kayıp yakınları ve mezunlardan başka hiç kimse yoktu yine şaşkındık. Gece inanılmaz bir kalabalık, gündüz ise yine inanılmaz bir ‘az’lık. Kayıp yakınlarının çoğu acılarına rağmen davetimizi kırmayıp gelmişlerdi. Hatta depremde yitirdiğimiz sevgili öğretmenimiz Ali Çekinmez'in tüm ailesi aramızdaydı. Ama davetli 50’ye yakın 1961 mezunumuzdan gelenler sadece 7 kişiydi
İşte üçüncü 17 Ağustosumuzu da böylelikle geride bıraktık. Yine en organize ve en evrensel anmayı yaparak görevimizi yerine getirdik. Nice 17 Ağustoslarda da yerine getireceğiz...
Kübra Bingöl BH’00
Geçen yılki hedefimiz, 17 Ağustos 2000'i unutulmaz kılmak, kayıplarımızı en iyi şekilde anabilmekti ve bunu başardık!
Kuşkusuz bu yıl da amaç aynıydı: Unutturmamak! Hepimiz bir araya gelip çalışmaya başladığımızda tarih Temmuz’un 1’iydi. Ama her birimiz 2000 yılı 18 Ağustosu’ndan itibaren düşünmeye başlamıştık: En iyi anmayı nasıl gerçekleştirebilirdik? 1 Temmuz Taksim toplantısının ardından ilk Gölcük toplantımızı 8 Temmuz’da GBHL Ana Bina’da yaptık ve ortaya muhteşem fikirler çıktı. Görev dağılımı yapıldı ve herkes çalışmaya başladı.
Kimleri anacağımızı bilebilmek için, işe kayıp listemizi güncellemekle başladık. Ortaya inanılmaz bir bilanço çıktı: Tespit edilebilen 40 öğretmen ve 668 öğrenci... Tabii sadece Gölcük’te...
17 Ağustos yaklaştıkça sorumluluğumuzun yüceliğinin ve heyecanımızın arttığının farkına varıyorduk. Aradan haftalar geçti. Artık sadece bir haftamız kalmıştı. 17 Ağustos 2001 saat 03.02'de ne yapacağımızı net olarak biliyorduk artık:
Gökyüzünü aydınlatacağız!
Gökyüzünü aydınlatacaktık. Geçmişimizi aydınlatacaktık. Bu ışıkla "biz buradayız" diyecektik. "Sesimizi duyan var mı?" yerine, bu kez "ışığımızı gören var mı?" diyecektik ve gören birileri olacaktı! Yıldızlarda yaşadığına inanılır ya kayıpların, işte onlara da "biz buradayız, sizi hiç unutur muyuz?" diyecektik.
El fenerleriyle aydınlanmaya çalışmıştık 1999’da aynı saatlerde, -ve genelde başaramamıştık- bu sefer başaracaktık. Yerden gökyüzüne bir mesajımız vardı. Geçmişimizle geleceğimizin kesiştiği anda beyaz balonlarımızı gökyüzüne bırakacaktık.
Bu proje için de hazırlıklar tamamlandı. Son birkaç gün aşırı yoğun bir hareketlilikle geçti. Yine bir sürü toplantı, yüzlerce telefon görüşmesi, faks ve e-posta trafiği yaşandı ve büyük güne gelindi.
16 Ağustos günü saatler 22.00'yi gösterirken tören başladı. İnsanlar GBHL bahçesine akın ediyorlardı. Bu kalabalık, medya ordusuyla da birleşince izdiham yaşandı. Anı köşesinde kuyruk oluşmuştu. Herkes bir demet çiçek bırakmak, duygu yoğunluğunu anı defterimize yansıtmak istiyordu.
Saatler artık 02.57'yi gösteriyordu ve "Büyük Sessizlik" başladı. Elimizde kayıplarımızın isimlerinin yazılı olduğu beyaz balonlarımız, bekleşiyorduk.
Artık saatler 03.02'ydi. Balonlarımız parmaklarımızın arasından kayıp gitti. Bir kez daha geçmişimize "güle güle" diyorduk. Her şey çok hazindi. Tüm balonlar aynı anda, aynı yere gidiyorlardı. Sadece arkalarından bakmakla yetinmek zorundaydık.
Etkinliğimizin ilk adımı olan "Büyük Sessizlik" başarıyla tamamlandı. Bir de 17 Ağustos günü saat 14.00'te anacaktık kayıplarımızı. Ama bu kez GBHL 1961 mezunlarına 40. yıllarını doldurdukları için belgelerini verecektik. Ayrıca 2001 mezunları da kep ve cüppe giyecekti. Fakat saat 14.00 olmasına rağmen az sayıda bir öğrenci topluluğu, kayıp yakınları ve mezunlardan başka hiç kimse yoktu yine şaşkındık. Gece inanılmaz bir kalabalık, gündüz ise yine inanılmaz bir ‘az’lık. Kayıp yakınlarının çoğu acılarına rağmen davetimizi kırmayıp gelmişlerdi. Hatta depremde yitirdiğimiz sevgili öğretmenimiz Ali Çekinmez'in tüm ailesi aramızdaydı. Ama davetli 50’ye yakın 1961 mezunumuzdan gelenler sadece 7 kişiydi
İşte üçüncü 17 Ağustosumuzu da böylelikle geride bıraktık. Yine en organize ve en evrensel anmayı yaparak görevimizi yerine getirdik. Nice 17 Ağustoslarda da yerine getireceğiz...
Kübra Bingöl BH’00
Yorumlar